Ana Sayfa / Faydalı Bilgiler
FAYDALI BİLGİLER

BUZAĞI BÜYÜTME VE BESLEME
Doğum sonrası dikkat edilecekler :
• 30 saniye içinde nefes alması için ağız ve burnundaki kalıntılar temizlenmelidir.
• Buzağı Ağızdaki bağışıklık maddelerinin emilimi, doğumdan 12 saat sonra düşeceğinden, ağız sütü buzağının ayağa kalkmasını beklemeden en geç 1 saat içinde buzağıya içirilmelidir.
• Ortalama büyüklükteki bir buzağı doğumu takiben ilk 6 saatte en azından 2 litre kolostrum tüketmeli ve 8 saat sonra aynı miktar kolostrum yeniden verilmelidir. Kendisi içemeyen buzağılara elle yardım ve gerekirse mide hortumları ile kolostrumu almaları sağlanmalıdır.
• Kolostrum gebe annede doğuma 4-6 hafta kala üretilmeye başlandığından (6-10 lt verimine göre) geçiş döneminde gebe inekleri proteinle besleme önemlidir.
• Doğumdan sonra ilgilenilmeyen buzağılar 6-8 saat hiç kolostrum alamayabilirler. Ağız sütü alımını garantilemek için buzağıya memeyi bulma ve emmede yardım edilmeli, başarısızlık durumunda ve çene hareketleri zayıf olan buzağılara ise doğum ağırlıklarının %12-15’i dolayında ağız sütü içirilmelidir.  
• Buzağılara yaklaşık doğum ağırlıklarının %10 oranındaki süt iki öğüne paylaştırılarak verilir ve bu miktar buzağı büyüdükçe arttırılmaz. 
• İlk 3 gün buzağılar anneleri ile birlikte barındırılmalı ancak yüksek verimli süt ineklerini doğal emzirme ile buzağıların emmelerine ilk 3 günden fazla izin verilmemeli, aksi halde her defasında sağım öncesi bu inekler yanlarında buzağıların bulunmasını isterler.
• 4. günde buzağılar bireysel buzağı bölmelerine alınmalı ya da daha az sayıda grup halinde barındırılmalı, fakat grup halinde barındırmada istenmeyen çapraz emme davranışının şekillenebileceği unutulmamalıdır.

Besleme :
• Sağlıklı rumen gelişimi ve papilla oluşumu için, bir haftalık yaşta itibaren buzağılara iyi kaliteli kuru ot yanında buzağı başlangıç yemi sütle beslemeyi takiben sunulmalıdır. Kaba yemde öğütülerek toplam rasyonun %20-25'ini oluşturacak şekilde başlangıç yemine dahil edilebilir. 

• Eğer buzağılara kaba yem verilmezse altlık tüketebileceklerinden kötü kaliteli toprakla ve dışkıyla bulaşmış altlık yerine kaliteli kuru ot tüketmeleri sağlanmalıdır. Kaliteli kuru ot olarak kuru yonca otu kullanılmalı, bulunmadığı taktirde diğer baklagil ve buğdaygil karışımı taze iken biçilmiş kuru otlar da önerilebilir. Çok fazla miktarda kaliteli kuru ot tüketiminin buzağı başlangıç yemi tüketimini de sınırlayabileceği hatırda tutulmalıdır.
• Yeşil otta daha fazla su olduğu için her ağız dolusu alımda kuru ota göre daha az enerji alımı söz konusu olacağından sadece oyun için ve ön alıştırma için yeşil ot birkaç tutamdan fazla verilmemelidir. 
• Buzağı başlangıç yemleri kabaca kırılmış hammaddelerle yapılmalıdır. Bunun için yumuşak fakat hemen parçalanmayan 4.5-5 mm çaplı pelet yem önerilebilir. 
• Buzağıların canlı ağırlıkları artıyor diye içirilecek süt miktarları arttırılmamalı, aksi halde kesif yem tüketimleri azalır ve işkembeleri tam anlamıyla gelişemez. Sütten kesim yaşını buzağının birbirini takip eden 3 gün boyunca günde 800–1000 g buzağı başlangıç yemi tüketebiliyor olması belirler.
• Buzağılar süt fiyatlarına ve büyüme performanslarına göre 35–63 günlük yaşlar arası sütten kesilebilirler.

• Buzağılar ırk özelliklerine bağlı olarak 12 haftalık yaşta 90-100 kg canlı ağırlığa ulaşmalı ve bunun için günde 600-700 g canlı ağırlık kazanmaları sağlanmalıdır.

DİŞİ DANA VE DÜVELERİN BESLENMESİ
• Dişi buzağıların sütten kesimden önce ve sonrası yetersiz beslenmeleri dişi buzağının tüm hayatını olumsuz yönde etkiler.
• Çoğu yetiştiriciler buzağılarını sütten kesime kadar çok iyi bakıp ve beslerler fakat sütten kesimden sonra aynı itinayı göstermezler.
• Meme gelişiminin büyük bir kısmı 3 aylık yaştan 2. kızgınlığın görülmesine kadar olan zamanda gerçekleştiğinden fazla enerjili yemlerden kaçınılmalıdır (tosunları beslediğiniz gibi dişi danaları asla beslemeyiniz)
• 3 aylık yaştan 10 aylık yaşa kadar, büyük sütçü ırklar (Siyah alaca gibi) için canlı ağırlık kazancı günde 700 g ve küçük sütçü ırklar için (Jersey gibi) günde 500 gramın üzerine çıktığında meme gelişiminde yağlanma daha yaygın olabilir.
• Cinsi olgunluktan gebelik aşamasına kadarki meme gelişimi ise beslemeden fazla etkilenmemektedir.
• Rumen gelişimi tam anlamıyla 9 aylık yaşta gerçekleştiğinden bu yaştan önce verilen çok fazla yeşil otlar, silaj, kuru ot işkembeyi dolduracağından “gizli açlık”  gerçekleşebilir.
• İlk defa damızlıkta kullanma (ilk tohumlama) yaşından sonraki telafi edici “iyi” ya da “çok iyi” bakım ve besleme dişi buzağının ergin vücut ağırlığına ulaşmasını tam olarak sağlamaz, ancak, dişi dananın yağlanmasına sebep olur. Zira iskelet sisteminin ebat olarak büyük oranda gelişimi cinsi olgunluk yaşından önce gerçekleşir. 
• Dişi danaların beslenmelerindeki asıl hedef ilk çiftleşme ve ilk buzağılama yaşında temsil ettiği ırka özgü istenilen vücut ağırlığı ve ölçülerine ulaşmalarıdır. Siyah alacalar için ilkine çiftleştirme ağırlığı 340 kg’dan aşağı olmamalıdır. Siyah alacalar için Ülkemizde ergin canlı ağırlık 600 kg olarak kabul edilebilir. 
• Yeterli vücut ölçülerine ulaşamayan dişi danalar güç doğum yaparlar, az süt üretirler, buzağılama sonrası tohumlamaya iyi cevap veremezler, süt verim döneminde de hala büyümeye çalıştıklarından süt yemini daha çok büyüme için kullanırlar ama sütten kesim öncesi ve sonrası daha dengeli beslenmiş çağdaşlarına ulaşmaları güçtür. 
• Sağrı yüksekliği ve genişliği dişi danalarda kemik gelişimi, kolay doğumun ve süt verim döneminde iştahın göstergesidir. Siyah Alacalar için önerilen sağrı yüksekliği ilk tohumlamada 125 cm, ilk buzağılamada 135 cm’dir.
• 3-4 aylık dişi danalar günde 4-5 yem tüketmeli, bunun için; 2-3 kg  iyi kaliteli kuru ot  ve 2 kg  %18 ham protein içeren buzağı büyütme yemi yeterlidir.
• 5-7 aylık dişi danalar 6 kg yem ihtiyacının 3.5 kg’mı iyi kaliteli kuru ot ve 2.5 kg’lık kısmı buzağı büyütme yemi ile beslenmeli ya da 2.5 kg iyi kaliteli kuru ot + 1 kg mısır silajı + buzağı büyütme yeminden 2.5 kg verilebilir.
• 8-15 aylık dişi danalar günde 8-10 kg yem almalılar, bunun için, 5-8 kg kuru ot ve düve yeminden 2 kg yedirilmeli dir
• Gebelik öncesi iyi besleyeyim derken, düveler aşırı miktarda, yüksek enerjili kesif yemlerle beslememelidir. Aşırı şekilde bir besleme ile düvenin yumurtalıklarını ve meme dokusunu yağ tutar, düve ya zor gebe kalır, ya kısır kalır. İleride süt verimi de az olur.
• 14-20 aylık gebe düveler için, 9-15 yeşil ot (ya da 9-10 kg mısır silajı) ile birlikte 2-4 kg düve yemi ile beslenebilir. 
• İlk buzağılamaya 60 gün kala düveler günlük 10–14 kg kuru ot ve düve yemi karışımı tüketmeli, Düve yemi 3- 4 kg kullanılmalıdır.

LAKTASYONDAKİ SÜT İNEKLERİNİN BESLENMESİ
Süt sığırlarının beslenmesindeki başarı, bir yıllık verim sürecinde fizyolojik değişimler ve süt verimleri dikkate alınarak uygun yem karışımları ile besin madde gereksinmelerinin karşılanmasına bağlıdır. Bu nedenle dönemlere göre dengeli rasyon hazırlama süt sığırcılığında başarının en temel koşullarından biridir. 
Pratikte, işletme içindeki hayvanların hepsinin aynı verim dönemi ve verim düzeyi içinde olmaları mümkün değildir; ancak hayvanların verim dönemlerine ve düzeylerine göre gruplandırılması başarı için kaçınılmazdır. 
Tüm hayvanlar için hazırlanacak tek bir rasyon, farklı verim dönemi ve farklı verim düzeyi dikkate alınınca, bazı hayvanların eksik beslenmesine bazı hayvanların ise aşırı beslenmesine, sonuçta işletmedeki pek çok hayvanın dengesiz beslenmesine yol açar. 
Dengesiz beslenme sadece verimde düşüklüğe değil aynı zamanda hayvanların sağlığında da çok ciddi bozulmalara neden olabilir. Pek çok metabolik rahatsızlık dengesiz besleme sonucunda ortaya çıkmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların yaşanmaması ve sürünün verim düzeyinin korunması için hayvanların içinde bulunduğu dönemlerin özellikleri de dikkate alınarak hazırlanmış rasyonlara gereksinim vardır.
1. Dönem: 
Süt Veriminde Pik Dönem (laktasyon başı, Negatif Denge Dönemi) 
Doğumu takip eden ilk 10 haftalık süre, ineğin sağlığı ve laktasyonda elde edilecek süt miktarı açısından ekonomik olarak önemlidir. Doğum sonrası ilk 10 haftalık süre içinde işletme ekonomisini etkileyen çeşitli unsurların yakından bilinmesi gerekmektedir.
1. Süt veriminde pik noktası doğum sonrası 50-60 günde ulaşılır.
2. Pik dönemdeki her bir kg’lık süt verim fazlası, laktasyon toplamı olarak 200-225 kg’lık süt verimi artışı demektir.
3. Negatif enerji bilançosunu en yükseğe ulaştığı dönem, doğumu takip eden ilk 3 haftadır. Bu dönemde yüksek verimli ineklerde ketosiz kontrol edilmezse hayvanların önemli kısmı yağlı karaciğer sendromuna yakalanabilir.
4. Negatif enerji dengesindeki inekler canlı ağırlık kaybederler. Ancak ilk 60 gün için canlı ağırlık kaybı günde 1 kg’ı veya toplam 60-90 kg’ı aşmamalıdır. 
5. Üreme bakımından sağlıklı inekler doğum sonrası ilk kızgınlıklarını 15-25 gün içinde gösterirler.
6. Laktasyonun ilk 3 haftasındaki enerji yetersizliği follikül gelişimini ve dolayısısyla ilk kızgınlık ve ilk ovulasyon tarihini laktasyonun 60. gününe kadar geciktirebilir.
Doğum sonrası en çok üzerinde durulması gereken konu, besin madde yetersizliğini önlemek için mümkün olduğunca kısa sürede yem tüketimini arttırmaktır. Fakat ani rasyon değişiminin sindirim bozukluğuna neden olacağı unutulmamalıdır. Normal koşullarda laktasyonun başında kuru madde tüketimi olması gerekenin %15-20 altındadır. Kuru madde tüketimindeki azalmanın besin madde gereksiniminin karşılanmasında eksiklik yaratmaması için mutlaka bu dönemde hazırlanacak rasyonların besin madde içeriklerinin yoğunlaştırılması ve böylece gerekli besin madde alımının sağlanması gerekir. 
 
 Kuru madde tüketimi ve Rasyon Özellikleri
• Doğumun oluşturduğu stres ortadan kalkınca kuru madde alımını yükseltmek için kesif yem tüketimi yavaş yavaş artırılmalıdır. Bu artışın günde 0.5-0.7 kg/gün düzeyinde gerçekleştirilmesi önerilebilir. 
• TMR (Total Mixed Ration; kaba-kesif yem karışımı ile tam yemleme) uygulaması hem kuru madde alımını artıracak hem de asidoz riskini azaltacaktır.
• TMR kullanılıyorsa rasyondaki kesif:kaba yem oranı yavaş yavaş 60:40 düzeyine kadar çıkarılabilir. 
• Kesif kaba yem ayrı veriliyorsa öğün sayısı artırılmalıdır.
• Bu dönemde kullanılacak kaba yemler kalite olmalı, gerekli görüldüğü hallerde kaliteli ve taze yemlerle serbest seçenek olarak ek yemleme yapılmalı, yemliklerde buna yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.
• Bu dönemde en azından 2-3 kg kuru ot temini ruminasyonun ve sindirimin normal tutulmasına yardım edecektir. Eğer kaba yem kıyılacaksa partikül büyüklüğü 2.5-4 cm'nin altına düşürülmemelidir. 
• Rasyonda enerji düzeyinin arttırılması laktasyonun başında hayvanın gereksinmesine yakın enerji alımını sağlayabilir. Bu ise rasyonda kesif yem oranının arttırılması ile sağlanabilir. Bununla birlikte yüksek nişasta düşük selülozlu böyle rasyonlarla asidozis, sindirim bozukluğu ve süt yağ düzeyinde düşme çoğu zaman söz konusudur. 
• Asla küflü ,donmuş ve bozuk yemler hayvanlara yedirilmemelidir.
• Yem tüketimini teşvik etmek için geceleri de yemlik alanı aydınlatılmalıdır.


2. Dönem: 
Yem Tüketiminde Pik Dönem (11-20 Hafta, Denge Dönemi)
Önceki dönemde süt veriminin pike ulaşmasına karşın yem tüketimi bu dönemde pike ulaşarak (10-12. hafta) denge konumuna gelir. Ekonomik bir işletmecilik için süt veriminin pik noktada uzun süre kalması, pik noktadan düşüşünün ise oldukça yavaş olması arzu edilir. Yine bu dönem içinde hayvan gebe kalır. Laktasyonun 3. ayından itibaren ise süt verimi düşmeye, yem tüketimi ise normal seyrini koruduğu için besin madde alımı yavaş yavaş gereksinmenin üzerine çıkmaya başlar ve enerji dengesi kurulur. Enerji dengesi ne kadar erken kurulursa gebelikteki başarı da o oranda artar.Bu dönemde genelde maksimum kuru madde tüketimi canlı ağırlığın %3.5-4'üne ulaşabilir. Fakat bu düzey hayvanın verimine ve hayvanın bireysel iştahına bağlı olarak değişebilir.  
Laktasyonun bu döneminde gereksinmeler düştüğü için rasyonda kaba yem oranı, canlı ağırlığın %1.5’nden fazla olacak şekilde yavaş yavaş arttırılabilir. Ancak, hayvan başına sağlanan günlük kesif yem miktarının canlı ağırlığın %2.5’unu aşmaması gerekir.  
Yem tüketimin pike ulaştığı dönemde rasyondaki gerekli protein oranı laktasyonun başındakinden muhtemelen daha düşüktür. Çünkü artık inek yeterince kuru madde tüketebilmektedir. 
Bununla birlikte rumende yıkılabilir proteinle karbonhidratlar arasındaki dengenin korunması optimal besin madde kullanımı açısından önemlidir. 
Eğer hayvanlar TMR ile yemleniyorsa sık yemleme sindirim bozukluklarının minimize edilmesine yardımcı olurken, kuru madde tüketiminde de maksimizasyonu sağlayacaktır. Eğer kesif yem otomatik yemleyiciler ile veriliyorsa bir seferde hayvanın 2-2.5 kg'dan daha fazla tüketmesine izin verilmemelidir. 
Kaba yemlerin nem içeriği %45-50'den fazla ise bu yem tüketim kapasitesini sınırlayabilir. Bunun da dikkate alınması gerekir. 
Özetle bu dönemde, yüksek verimli hayvanlarda kuru madde tüketimi canlı ağırlığın %3.5-4’ü düzeyinde olmalıdır. Bu düzeyde yem tüketiminin gerçekleşmesi aşağıdaki husularda gösterilen özene bağlıdır.
• Rasyon dengeli bir şekilde kurulmalı,
• Hayvanlar sık yemlenmeli veya tam yemleme (TMR) uygulanmalı,
• İyi kaliteli kaba ve kesif yemler kullanılmalı,
• Hayvanların önündeki yem her zaman taze olmalı,
• Yemliklerdeki yemler arasıra karıştırılmalı ve hayvanların yem tüketmeleri uyarılmalı,
• Yemlikler düzenli bir şekilde temizlenmeli,
• Kaba yemin partikül büyüklüğü 5-6 cm den aşağı olmamalı,
• Rasyonda nem oranı %50 den fazla olmamalı,
• Yemlikler boş bırakılmamalı,
• Küflü, donmuş ve bozuk yem hammaddeleri ve yem kullanmaktan kaçınılmalı,
• Yemlik bölgesi geceleri aydınlatılmalıdır.

3. Dönem: 
Laktasyon Ortası ve Sonu (21-44 Hafta, Pozitif Denge Dönemi)
Bu dönemde süt verimi bariz şekilde düşmeye başlamıştır. Süt veriminin ayda %8-10 düzeyinde düşmesi normaldir. Bundan daha sert düşüşler önlenmelidir. Bu dönemde hayvan gebedir ve besin madde tüketimi gereksinmeyi geçtiği için ihtiyaçlar kolaylıkla karşılanabilir. Bu nedenle bu dönemde hayvanların besleme yönünden yönetimi oldukça kolaydır. En kolay dönem olduğu da söylenebilir.  
Bu dönemde sağlanacak kesif yem süt veriminin karşılanması yanında laktasyonun ilk döneminde kaybedilen vücut kondisyonunun yeniden kazanılması sağlanmalıdır. 
Bu dönemde hayvanın besin madde gereksinmeleri düştüğü için rasyonda kaba yem oranı arttırılabilir. Protein gereksinmesi laktasyonun önceki dönemlerine göre daha düşüktür. Zira canlı ağırlık kazancı için gerekli protein:enerji oranı süt verimi için gerekli olandan daha düşüktür. 
Ortalama süt verimine göre uygulanabilecek örnek TMR ( Toplam Rasyon) çalışmaları



 Ortalama C.A. 550 kg , % 3.5 yağlı , % 3.2 süt proteinine sahip olan Hoştayn cinsi bir inek düşünülerek rasyon programı yapılmıştır. Bu program gebeliğin son dönemleri için geçerli değildir.
  İşletmenizdeki hayvan ırkı, yaşı ve kilosu , doğum sayısı ,mevsimsel değişimler ,bakım besleme koşulları , laktasyon dönemine göre yapılacak rasyonlar değişkenlik gösterir,süt verimi arttıkça verilen yem içeriğinin de değişmesi gerektiği unutulmamalıdır,  bu konuda fabrikamızın deneyimli personelinden detaylı bilgi alabilirsiniz.

KURUDAKİ İNEKLERİN BESLENMESİ
Kuruya çıkarma, süt ineğini bir sonraki laktasyon dönemine hazırlanması ve buzağının sorunsuz bir şekilde yeterli büyüklükte doğması ve büyümesi için süt sağmayı bırakma şeklinde tanımlanabilir. Kuruya çıkarılacak ineğin vücut kondisyonu 3.5-3.75 olmalı ve kuru dönem sonunda hayvanın vücut kondisyonu 3.5-4.0 arasında olması sağlanmalıdır. Süt ineklerinin meme bezlerinin yenilenmesi için gerekli süre en az 40 gündür. Bunun için, inekleri bir sonraki buzağılamadan 60 gün önce kuruya çıkarmak gerekir. Kuru dönemin 70 günden daha uzun tutulması süt verimini artırmazken vücut kondisyonunun yükselmesine ve hayvanın yağlanmasına yol açacağından doğum problemlerine ve üreme kabiliyetinde bozulmalara neden olabilir. Kuru dönemde (özellikle geçiş döneminde: gebeliğin son 2-3 haftası) meme yenilenmesi yanında doğacak buzağı için laktoz ve kolostrum üretimi söz konusudur.


Kurudaki İneklerin beslenmesinde dikkat edilecek hususlar 
• Kuru madde tüketimi canlı ağırlığın %2 si düzeyinde tutulmalı ve canlı ağırlığın %1'i düzeyinde partikül büyüklüğü uzun olan kaba yemler kullanılmalı, aksi halde doğum sonrası şırdan kayması vakalarına rastlanabilir.
• Kaba yemler buğdaygil ağırlıklı olmalı zira baklagillerde mevcut olan yüksek kalsiyum oranı süt humması riskini arttırır.
• Serbest olarak mısır silajı ile yemlemeden kaçınılmalı, yüksek enerjili olmasından dolayı karaciğer yağlanmasına ve ayrıca küçük partiküllü olmasından dolayı da şırdan kaymasına sebep olabilir. 
• Kesif yemler çok az miktarda gereklidir. Kaba yem kalitesi düşük olduğunda gereklidir.
• Kalsiyum tüketimi en fazla günde 80 g, fosfor tüketimi günde 35–40 g olmalıdır.
• Rasyonun vitamin A, D, E ve selenyumca desteklenmesi buzağı yaşama gücünü artırır, sonun atılamama ve mastitis olma riskini azaltır.
• Sodyum tüketimi sınırlandırılmalıdır. Tuz tüketimi özellikle düvelerde meme ödemi riskini azaltmak için günde 30 gr düzeyinde sınırlandırılmalıdır.
Geçiş dönemde besleme kuralları
• Rasyonda kesif yem oranı yavaş yavaş artırılmalı en en az canlı ağırlığın %1’i düzeyinde kesif yem tüketimi sağlanmalıdır. Böylece doğumdan 24-48 saat önce yem tüketiminde ani düşmeler söz konusudur. Adaptasyonun sağlıklı yapılması ile  bu düşüşten hayvanın etkilenmemesi sağlanabilir.
• Eğer doğum sonrası farklı kaba yemler kullanılacaksa doğum öncesi bunların kullanılmaya başlanması önerilir.
• Kurudaki hayvanlar partikül boyutu büyük kaba yemi canlı ağırlığın %1'i düzeyinde almaya devam etmelidir. Bu şırdan  kayma riskinin minimize edilmesine yardımcı olacaktır.
• Süt hummasına yatkın olan ineklerde Ca tüketimi günlük 15- 20 gr düzeyinde tutulmalıdır. Bu bağırsaklardan Ca emilimini ve kemiklerden Ca mobilizasyonunu gerçekleştiren hormonal sistemin aktive olmasına yardım eder.
• Meme ödemleri önemli bir sorunsa rasyondan tuz çıkarılmalıdır. Bu durum daha çok düvelerde sorun yaratabilir

BESİ SIĞIRLARININ BESLENMESİ
Damızlık dışı genç sığırların et üretimini artırmak amacıyla büyümelerini teşvik ederek en yüksek canlı ağırlığa en kısa sürede ve en ekonomik şekilde ulaşmalarını sağlamak amacıyla uygun mekanlarda yoğun beslemeye tabi tutulmalarına sığır besisi denir. 
Büyüme dönemindeki genç hayvanlarda  canlı ağırlık artışı temel olarak protein ve kas doku birikimi şeklinde olurken semirtmede canlı ağırlık kazancı yağ formunda gerçekleşir. Bu nedenle besi, genç hayvanlarda hızlı büyüme ve bir miktar da yağlanma, yaşlı hayvanlarda ise tamamen yağlanmaya dayalı semirtme olarak bilinir. Modern ve ekonomik besi, genç ve canlı ağırlık artışını daha çok kas gelişimi yönünde yapmaya müsait büyümekte olan hayvanlarla yapılır. Büyüme, aslında besideki hayvanlar için en ucuz canlı ağırlık kazanç formudur.
1. Besi Performansı ve Ekonomik Önemi
Besi performansı ve beside ulaşılması arzu edilen ekonomik canlı ağırlık, hayvanın kendine ait özellikler yanında beside takip edilen metoda, yemleme sistemine, besleme yoğunluğuna ve özel amaçlı yem katkı maddeleri kullanımına göre de önemli düzeyde değişir. 
Besi performansı, hayvanın besi süresince sağladığı canlı ağırlık artışı ve birim canlı ağırlık artışı için tükettiği yem miktarı ile değerlendirilir. Besi süresince canlı ağırlık artışının mümkün olabildiğince yüksek, yemden yararlanma oranının  ise mümkün olabildiğince düşük olması arzu edilir. 
Genç hayvanlarla yapılan besi, büyüme dönemini de içerdiği için düşük maliyetli yağsız et üretimine imkan verirken, yaşlı hayvanlarla yapılan besi, canlı ağırlığın yağlanmaya bağlı artması nedeniyle maliyeti yüksek yağlı et üretimine neden olur. 
Başarılı bir besicilik için besi performansını etkileyen faktörlerin iyi bilinmesi gerekir. 
 Ülkemizde besiye alınan büyükbaş hayvanların önemli kısmını (%65-70), DAK, GAK, Yerli Kara ve Boz ırk gibi yerli ırklarımız oluşturmakta olup bunlar için besi performansı açısından en yüksek değerleri DAK vermektedir. İyi bakım ve besleme koşullarında bu hayvanlarda günde 1000 g canlı ağırlık kazancı sağlanabilmektedir. 
 Saf kültür ırkı hayvanlar, uygun bakım ve besleme koşullarında günde 1600 g canlı ağırlık kazancı sağlanabilir.
 Kültür ırkı yerli melezlerimiz ise uygun bakım ve besleme koşullarında günde en az 1300-1400 g canlı ağırlık kazanabilecek genetik yapı göstermektedirler. 
 Besiye alınacak hayvanların damızlık değeri yüksek boğaların yavruları olmasına özen gösterilmelidir. 
 Aynı ırk içinde dahi verim açısından hayvanlar arasında büyük farklılıklar vardır. Ülkemiz için genellikle süt verimi yüksek ebevenylerin erkek yavruları besi için en uygun materyallerdir. 
 Erkek sığırlar, kastre edilmiş erkeklere ve dişilere oranla daha yüksek besi performansına ve et kalitesine sahiptirler.
 Öte yandan, erkek hayvanların besi süresince idaresi güç olmaktadır. Bu hayvanları uysallaştırmak için yapılan kastrasyon, sürü idaresini kolaylaştırmakla; ancak ette yağlanmayı artırmaktadır. 
 Besiye alınan inek ve düvelerin performansları ile et kaliteleri erkeklerden daha düşük olmakla birlikte; reforme veya damızlık dışı dişi materyalin et amaçlı değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. 
 Besiye alınacak hayvanın yaşı, besi gücünü ve et kalitesinin etkileyen en önemli faktörlerden biridir. 
 Modern beside, besiye alınacak hayvanların büyüme dönemlerini tamamlamamış olması ve besinin ergin yaşa kadar yapılması arzu edilir. Ergin yaş, kültür ırkı ve melezlerinde 1.5 yaş, yerli ırklarımızda ise 2.5 yaş civarıdır. Büyüme döneminde besiye alınan hayvanlar bu yaşlarda besiden çıkarılmalıdır. Gerçek büyüme, yani kas, organ, doku ve kemiklerde büyüme bu yaşlarda tamamlanır. Bu dönemde sağlanan canlı ağırlık artışının büyük kısmı vücutta biriken protein ve mineralden kaynaklanmaktadır. 
 Ergin dönemde yaş ilerledikçe besi ekonomik olmaktan çıkar ve aşırı yağlanma nedeniyle hem besi performansı hem de et kalitesi düşer.
 Besiye alınacak hayvanın bulunduğu yaşa veya çağa göre fiziki durumu besi performansı açısından oldukça önemlidir. Buzağı döneminde yeterli besleme düzeyine sahip olmuş, iskelet gelişimi oluşmuş; ancak daha sonraki dönemde hastalık dışı, açlık, kış koşulları, mera yetersizliği, stres, bakımsızlık vb. nedenlerle cılız kalmış, gelişimini tamamlayamamış hayvanlarla “telafi edici büyüme” sayesinde çok başarılı besi yapılabilir.
 Besiye alınacak hayvanların işkembe ve kemik gelişimini tamamlamış  hayvanlardan seçilmesi gerekir.
 Besi süresinde canlı ağırlıktaki değişim, besi sonu canlı ağırlığı ve besi materyalinin ergin canlı ağırlığına yakınlığını belirlemektedir. 
 Temel olarak besi süresinin uzaması veya besi sonu canlı ağırlığının artması, kg canlı ağırlık kazancı için gerekli yem miktarını artırdığı için maliyet artışına neden olmakta ve karkas yağlılığını artırmaktadır.
 Karkas yağının artması ise karkas kalitesini ve Pazar fiyatını düşürmektedir.
 Besiye alınacak hayvanlar öncelikle iç ve dış parazitlere karşı ilaçlanmış ve gerekli aşıları (şap, enterotoksemi) yapılmış olarak besiye alınmalıdır.
 Besi süresince de hayvanların sağlık durumları yakından takip edilmeli, patojenik veya metabolik hastalıklara karşı her türlü önlem alınmalıdır. 

2. Yem ve Besleme 
Beside işletme giderlerinin %75-80’lik kısmını yem oluşturmaktadır. Besiye alınan hayvanların ırkına, yaşına, cinsiyetine, kondisyonuna ve amaçlanan günlük canlı ağırlık artışına bağlı olarak
• yem formulasyonları yapılmalı, 
• kaba-kesif yem oranı ayarlanmalı, 
• rasyonun enerji, protein, mineral ve vitamin içerikleri dengelenmeli, 
• hayvanların temiz ve taze suya sürekli ulaşımları sağlanmalıdır.
Besi sığırları için hazırlanan rasyonların enerji ve protein düzeyleri, besi performansı açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Rasyon enerji düzeyinin veya besleme düzeyinin değiştirilmesi ile besi materyalinin performansı ve karkas kompozisyonu manipüle edilebilir. Rasyondaki enerji düzeyinin veya hayvanın enerji alımının artması ile;
• canlı ağırlık kazancı artmakta,
• yemden yararlanma iyileşmekte,
• belli bir besi sonu canlı ağırlık hedeflendiğinde beside kalma süresini kısalmakta,
• karkas yağlılığı ise artmaktadır. 

3. Besi Yeri ve Seçimi
Sığır besisi, açık, yarı açık ve kapalı mekanlarda yapılabilir. Bu mekanların çeşitli avantaj ve dezavantajları vardır. Sanılanın aksine sığırlar kalın derileri ve kıl örtüleri sayesinde -18C dış çevre sıcaklığında dahi üşemezler. Optimum sıcaklık istemleri -10 ile +10C arasındadır. Ergin sığırlar için soğuk stresinin başladığı en düşük kritik sıcaklık -27C civarındadır. Bu nedenle ülkemizin sadece sahil bölgeleri değil karasal iklimin hüküm sürdüğü İç Anadolu Bölgemizde dahi açık veya yarı açık sığır besiciliği rahatlıkla yapılabilir. Ancak, açık ve yarı açık besi sistemleri hakkındaki bilgi yetersizliği ve güvenlik nedeniyle ülkemizde sığır besisi yaygın olarak kapalı mekanlarda daha çok sağlıksız koşullarda yapılmaktadır.


Açık Mekanda Besiciliğin Avantajları
 Açık beside, ahır yapımı için ciddi bir yatırıma gerek yoktur. 
 Hayvanları yağmur ve güneşten koruyucu basit bir sundurma yeterlidir. Ayrıca besi alanının etrafı elektrikli çitle veya demir çitlerle çevrilerek, besi yeri maliyetinde ciddi tasarruf sağlanabilir. 
 Bu sistemde işçilik kolay, gübre temizliği sorunsuz olduğu için oldukça ekonomik besicilik yapılabilir. 
 Havalandırma sistemine gerek duyulmadan sürekli temiz hava sağlanması, gübre ve idrar kokusundan hayvanların etkilenmemesi, hayvanın sürekli hareketliliği nedeniyle vücutta yağlanmanın az olması, bu sistemin diğer avantajlarıdır. 
 Serbest dolaşan hayvanlarda tırnak, eklem ve ayak hastalıkları daha az sıklıkla görülür. 

Açık Mekanda Besiciliğin Dezavantajları
 Bu sistemde, yüksek nem (%80-90), fırtına, çamur gelişmeyi olumsuz yönde etkiler. Özellikle yağış mevsimlerde aşırı çamuru önlemek için drenaj sistemi kurulması önerilir. Böylece yağışlardan sistemin daha az etkilenmesi sağlanabilir. 
 Açık beside yağış sorun olduğu gibi, yaz aylarında aşırı sıcak da sorun olabilir. Bu amaçla besi alanının uygun yerlerine hayvanlar için gölgelikler kurulmalıdır.
 Toprak zemine sahip bu alanlarda ortam nemi düşük ise toza bağlı rahatsızlıklar gelişebilir. Önlem olarak nemin düşük olduğu zamanlarda yağmurlama sulama ile zemindeki tozlanma önlenmelidir. 
 Ayrıca yaz aylarında sineklere karşı da gerekli mücadele yapılmalı, hayvanlara ciddi oranda rahatsızlık veren sineklerin besi performansını düşüreceği unutulmamalıdır. 
 Kış ayları için suyun donmaması, yaz aylarında ise suyun aşırı ısınmaması için suluklarda uygun önlemler alınmalıdır. Bu amaçla gerekirse izolasyonlu özel suluklar kullanılmalıdır. 
 Aşırı soğuklarda hayvanın vücut sıcaklığını düzenlemesine yardımcı olmak ve besi performansını korumak amacıyla yem enerjisinin %10 düzeyinde artırılması tavsiye edilmektedir. 

Yarı-Açık Mekanda Besicilik
 Yarı açık beside, fazla pahalı olmayan, hakim rüzgarları ve yağmur içeri almayacak şekilde 2 veya 3 tarafa duvar çekilerek üzeri kapalı sığınma alanı oluşturulur. 
 Açık kalan yönler için de elle veya motorla açıp kapatılabilen portatif perde sistemi kurulabilir. 
 Yarı açık sistem içindeki kapalı mekan hayvan başına 2.5 m2 hesabı ile ayarlanırken, toplam besi alanı hayvan başına yaklaşık 8-10 m2 olarak ayarlanabilir. Yani toplam alanın ¼’ü kapalı alandır. 
 Genellikle yemlikler, dış çevre koşullarının olumsuzluklarından etkilenmemesi amacıyla kapalı bölüme yerleştirilir. 
 Açık kalan bölümün, açık besi alanlarına benzer özellikler taşıması gerekir. Yani, yağmura karşı meyilli, drenaj sistemine sahip özellikler taşıması istenir. 
 Açık besi alanlarında olduğu gibi yarı açık besi alanlarının açık kısımlarının etrafı elektrikli çitle veya demir çitlerle çevrilebilir.

Kapalı Mekanda Besicilik
 Sığır besisinde kapalı ahır kullanımının güvenlik dışında ciddi bir avantajı yoktur. 
 Kapalı ahırlarda yapılan besi, açık veya yarı açık sisteme göre hem maliyet açısından daha yüksek, hem de hayvan sağlığı açısından daha sorunludur.
 Maalesef ülkemizdeki besi yaygın olarak kapalı ahır sisteminde yapılmakta ve pek çok sağlık sorunları ile karşılaşılmaktadır. 
 Kapalı ahırlarda yapılan besicilikte, özellikle kış aylarında, eksik ve yanlış bilgiye bağlı olarak hayvanların üşümemesi için ahır kapı ve pencereleri tamamen kapatılmakta, ahır içinde biriken amonyak, hidrojen sülfür, karbondioksit ve metan gazları nedeniyle kronik zehirlenmeler sıklıkla gözlenmektedir. 
 Kronik zehirlenme olmasa dahi ahır içindeki oksijen yetersizliği ve 30C bulan aşırı sıcağa bağlı olarak yem tüketimi ve hayvanların yemden yararlanmaları düşmekte, besi performansı olumsuz yönde etkilenmektedir. 
 Yapılan çalışmalar, 21C’nin üzerindeki her 2C sıcaklık artışının besi sığırlarında günlük canlı ağırlık kazancını 70 gram civarında düşürdüğünü göstermektedir. Bu kayıp, sıcak yaz aylarında yapılan besi için oldukça önemlidir. 
 Kapalı ahırda yapılan besi, hayvanların bağlı veya serbest oluşuna göre iki farklı şekilde yapılmaktadır. 

Bağlı Ahır Sistemi
 Bu sistemde yapılan beside hayvanlar, kısa veya uzun bağlı olarak tutulmaktadırlar. 
 Kısa bağlı sistemin avantajı yer altlıktan tasarruf sağlanabilmesidir.  
 Kısa bağlı sistemde hayvan başına 2 m2’lik alan yeterlidir.
 Uzun bağ sisteminde ise hayvanların hareket alanı genişlediği için daha rahat yem tüketimi sağlanabilmektedir. 
 Bu sistemde hayvan başına yaklaşık 2.5 m2’lik alan yeterlidir.
 Bağlı sistemde kullanılan sulukların otomatik olması ve her an temiz ve taze sağlayabilmesi gerekir. 
 Dışkı toplama ve temizleme sistemi, uzun veya kısa bağa göre değişim göstermekle birlikte her iki sistemde de altlık materyali veya ızgara sistemi kullanımı gerekir. Ancak kısa bağ sisteminde altlık kullanımından tasarruf sağlanabilir.

Serbest Dolaşımlı Ahır Sistemi
 Serbest dolaşımlı kapalı ahır sistemi, besideki hayvanların serbestçe hareket edebilmelerine imkan sağlayan bir sistemdir. 
 Her bir hayvan için yaklaşık 2.5 m2 alan hesabıyla genellikle 30-40 hayvanlık grupları barındıracak bölmelerde besicilik yapılmaktadır. 
 Her bir grupta yer alacak hayvan sayısının 10’dan fazla tutulmaması ve buna göre bölme büyüklüğünün ayarlanması hayvanlar arasında sosyal yapının korunması ve sürü yönetimi açısından fayda sağlar. 
 Serbest sistem beside hayvanlara yem ve suyun otomatik olarak sağlanması arzulanır. 
 Ancak yemlik otomasyonu ülkemiz koşullarında oldukça güçtür. 
 Bu nedenle besiye alınan hayvanların kondisyon, canlı ağırlık ve günlük canlı ağırlık artışları açısından gruplandırılarak yemlenmesi, sulukların ise her an temiz ve taze su sağlayacak şekilde otomatik olması yeterlidir.

4. Besi Yöntemleri 
 Hangi yaştaki hayvanlarla, hangi sürede ne tip yemleme sisteminde besi yapılacağı, eldeki hayvan ve yem materyali ile pazar koşullarına göre değişim gösterir. 
 Ülkemiz koşullarında daha çok genç ve yaşlı sığırlarla pazar durumu ve yem olanakları açısından bölgelere göre değişmekle birlikte kısa, orta ve uzun süreli yarı entansif veya entansif koşullarda yapılmaktadır. 

Ekstansif Besi
 Daha çok mera alanları açısından yeterli yaylalarda kaba yeme dayalı olarak yapılan besi şekli olup mera besisi olarak da bilinir. 
 Besleme yoğunluğu düşük olduğu için bir yılı aşkın süreyi kapsar, yani uzun süreli besidir. 
 Daha çok genç sığırların kullanıldığı bu besi şeklinde, günlük ağırlık kazancı meranın durumuna bağlı olmakla birlikte yaklaşık 500 gram civarındadır. 
 Doğu Anadolu yaylalarına özgü be beside yem maliyeti olmamasına karşın, hayvanların istenilen düzeyde besi gücüne eriştirilebilmesi güçtür.
Yarı Entansif Besi
 Bu besi uygulaması, meradan alınan kaba yeme ek olarak hayvanlara kesif yem verilmesine dayalı olarak yapılır.
 Genellikle entansif besiye alınan sığırların meralanma dönemi sonrası yaklaşık 4 ay süreyle kapalı veya açık alanlarda yoğun yemlemeye tabi tutulmaları şeklinde veya her gün mera dönüşü hayvanlara ek kesif yem verilmesi şeklinde yemleme yoğunluğuna göre  kısa veya orta sürede yapılır.

Entansif Besi
 Yüksek oranda kesif yem içeren rasyonlara dayalı olarak daha çok kemik gelişimini tamamlamış, et tutma kapasitesi açısından potansiyel arz eden hayvanların kondüsyonlarına göre kısa veya orta sürede yapılan besidir. 
 Kısa süreli entansif besi ile bu hayvanlar yaklaşık 3-4 ay içinde yoğun bir besleme programı ile istenilen canlı ağırlık kazandırılarak pazara arz edilir. 
 5-6 ay devam eden orta uzunluktaki entansif beside ise iyi kondüsyonlu düve veya zayıf tosun veya erkek danalara kaba+kesif yem ağırlıklı besleme programı uygulanır. 
 Kısa süreli entansif besi, yaşlı hayvanların semirtilmesi amacıyla da kullanımı yaygın olan bir besi şeklidir.


6. Besi Sığırlarının Besin Madde Gereksinmeleri 
Hayvanların tükettikleri yemlerle sağladıkları besin madde gereksinmeleri YAŞAMA ve VERİM Payı olmak üzere temelde iki grupta incelenir. 
Yaşama payı, hayvansal organizmanın hareket edebilmesi, yem tüketebilmesi, sindirim, boşaltım ve kan dolaşım sisteminin sürekliliğini sağlayabilmesi için belirli düzeyde besin maddelerine duyduğu gereksinimdir. Bu gereksinim hayvanın canlı ağırlığı ile bağlantılı olup canlı ağırlık artıkça yaşama payı gereksinimi de artar. 
Hayvansal organizmanın kendinden beklenen verimi üretebilmesi içinde verim düzeyi ve yönüne bağlı olarak da verim payı besin maddelerine gereksinimi vardır. Besi sığırlarında verim payı gereksinimi, hayvanın kendinden beklenen günlük canlı ağırlık artışını sağlayabilmesi için gereksinim duyduğu besin maddeleridir. 
Rasyonel beslemede, hayvanın gereksinim duyduğu yaşama ve verim payı besin madde gereksinimlerinin günlük olarak hayvana tükettiği yem içinde sağlanması, yani hayvanın fizyolojik olarak doyurulması gerekir. 
Öte yandan, hayvanın fizyolojik doyumunu sağlama üzere yemle sağlanan besin maddelerinin hayvanın bir günde tüketebileceği hacim içinde, hayvana verilmesi ve böylece mekanik (fiziksel) doyumun da oluşturulması gerekir.

Besin Madde Gereksinmesi ve Canlı Ağırlık
 Besi sığırlarının besin madde gereksinmesi, hayvanın canlı ağırlığı ve günlük canlı ağırlık kazancı temel alınarak hesaplanmaktadır. 
 Hayvanın verim düzeyi yani günlük canlı ağırlık kazancı besi süresince aynı olsa da, hayvan her gün canlı ağırlık kazandığı için canlı ağırlığı sürekli artacak ve yaşama payı gereksinimi buna bağlı olarak günlük değişim içinde olacaktır. 
 Pratikte, besideki sığırlara, canlı ağırlığa bağlı olarak değişen besin madde gereksinimini karşılayan her güne özel bir rasyon hazırlamak mümkün değildir. 
 Pratikte besin madde gereksiniminin hesaplanmasında ve bunu karşılayan rasyonun hazırlanmasında iki yöntemden bir takip edilir.
1. Yöntem:  Besi başı ve besi sonu hedeflenen canlı ağırlığı dikkate alarak hesaplanan besin madde gereksinimini karşılayan tüm besi dönemi için tek bir rasyon
2. Yöntem: Aylık canlı ağırlık değişimini dikkate alarak hesaplanan besin madde gereksinimini karşılayan her ay değişen aylık rasyon.

Su Gereksinmesi
 Besi hayvanları için en önemli besin maddelerinden biri de sudur. 
 Hayvanlar su gereksinimlerinin bir kısmını metabolizma soncu açığa çıkan sudan, bir kısmını tüketilen yemlerin yapısında yer alan sudan geri kalan kısmını ise dışarıdan içme suyu olarak karşılarlar. 
 Besi hayvanlarına verilecek içme suyunun hem temiz hem de taze olması ve yaklaşık 15C de sıcaklığa sahip olması istenir. 
 Besi sığırlarının günlük içme suyu gereksinimleri, tüketilen yemin kuru madde içeriğine, hayvanın canlı ağırlığına, tükettiği yem miktarına ve çevre sıcaklığına bağlı olarak değişir. 
 Besi sığırları tükettikleri her bir kg yem kuru maddesi için 20C çevre sıcaklığı altında yaklaşık 4-5 kg içme suyu tüketirler. 
 Besi performansının korunabilmesi veya arttırılabilmesi için hayvanların içme suyuna ulaşımının sürekli olması gerekir. 
 Hayvanlar su tüketebildikleri sürece yem tüketirler. Su tüketimi yem tüketimini, yem tüketimi de günlük canlı ağırlık kazancını artırır. 
 Hayvanlara sürekli su sağlamada sıkıntı varsa, her öğünden önce ve sonra hayvanlara mutlaka su verilmelidir. 
 Özellikle kuru madde içeriği yüksek saman, kuruot ve karma yem karışımları, hayvanların su tüketimlerini artırır.
 Suca zengin kaba yemlerin kullanıldığı rasyonları tüketen hayvanlar ise yem bünyesindeki su miktarının yüksek olması nedeniyle içme suyuna daha az gereksinim duyarlar.

Nakil
 Hayvan satın alındıktan sonra, yaygın salgın hastalıklara karşı aşıları yaptırılmalı bağışıklık sisteminin gelişimi için en az 2 hafta bekletildikten sonra nakledilmelidir. 
 Nakil işleminde kullanılacak aracın temizliği önemlidir. Nakilden önce araç yıkanıp dezenfekte edilmelidir. 
 Nakil öncesi hayvanlar kuruotla doyurulmalı ve sulanmalıdır. 
 Nakil aracına hayvanlar düzenli bir şekilde genç dana başına 0.75m2, ergin sığır başına 1.5 m2 alan hesabı yapılarak yüklenmeli, kayma ve düşmeyi engelleyecek önlemler alınmalıdır.
 Nakil sırasında rüzgar, sıcak ve havasızlığa karşı önlem alınmalıdır. 
 Nakil uzun sürecekse belirli aralıklarla kuruotla besleme ve sulama  işlemi tekrarlanmalıdır. 
 Nakil sırasında hayvanlarda canlı ağırlık kayıpları oluşacağı unutulmamalıdır. 
 Nakliye firesi adı verilen bu kayıplar nakil uzunluğuna bağlı olarak değişir.
 24 saatlik nakliyede %2-4, 
 24-36 saatlik nakliyede %3.5-5.5, 
 36-72 saatlik nakliyede %4-6.5 oranında canlı ağırlık kayıpları görülür. 
 Nakliye firesi, aç hayvanlarda daha yüksektir. 


8. Besi Sığırlarının Yemlenmesi
Besi sığırları için hazırlanan rasyonda yer alan kesif ve kaba yemler, tam olarak karıştırıldıktan sonra 2 veya 3 öğüne bölünerek hayvanlara verilir. 
Kaba ve kesif yemin tamamen karıştırılma imkanı yoksa, sindirim sisteminden herhangi bir bozukluğun oluşmaması ve işkembe faaliyetlerinin bozulmaması için mutlaka kaba yem öğün başında öncelikle verilmeli, bunu takiben de hayvanlar, rasyonun diğer bileşeni olan kesif yem karışımı ile beslenmelidir. 
Besideki sığırlara verilen rasyonda, besin madde bileşimi veya yem maddesine bağlı bir değişim yapılacaksa, yemlemede ortaya çıkan bu değişim, genel bir kural olarak mutlaka tedricen yapılmalı, hayvanlar yeni yem yoğunluğuna veya yeni yem maddesine mutlaka alıştırılmalıdır, aksi takdirde sindirim faaliyetleri aksayacağı için ishal kaçınılmazdır. 


İşletmenizdeki hayvan ırkı, yaşı ve kilosu , mevsimsel değişimler ,bakım besleme koşullarına göre yapılacak rasyonlar değişkenlik gösterir, performans arttıkça verilen yem içeriğinin de değişmesi gerektiği unutulmamalıdır,  bu konuda fabrikamızın deneyimli personelinden detaylı bilgi alabilirsiniz.